Ana SayfaPsikolojiÇocuk PsikolojisiSüper anne olmak ya da olmamak!

Süper anne olmak ya da olmamak!

-

Daha önceden okuduğum bir kitabı anne gözüyle tekrar okudum ve kendimden o kadar çok şey buldum ki. Adem Güneş’in “Bağlanma” adlı kitabı, beni resmen ağlattı. 13 aylık bebek gelişimi ile ilgili notlara geçmeden sizlere biraz bu kitaptan bahsetmek istiyorum.

Kitabın içinde şöyle bir başlık var; “Modern Annenin Çocuğu ile Empati Kuramaması”. Modern anneden, yani çalışan anneden o kadar çok beklenti var ki Süpermen olsa bu beklentileri karşılamaya yetişemez. Patronunun, müşterisinin, doktorsa hastasının, evde kocasının, çocuğunun herkesin üst düzeyde beklentileri var. Bu yoğun koşturma sırasında anne o kadar telaş ve stres içinde oluyor ki sakinleşip çocuğu ile sağlıklı bir ilişki kuramayabiliyor, çocuğun o andaki minik bir isteğini anlayamayabiliyor ve aralarında kriz çıkabiliyor. Anne yine yıpranıyor çünkü çocuğuna yetemediğini, onu anlayamadığını düşünerek suçluluk duygusuna kapılıyor. En kötüsü de kişi bu durumu eşiyle paylaştığı zaman çoğu eş kesinlikle durumu anlayamıyor ve yardımcı olamıyor.

Suçlu siz değilsiniz

Eğer sorumlukları çok fazla olan bir anne iseniz kitabı kesinlikle alın ve okuyun, sizi çok rahatlatacak ve suçluluk duygusu içerisinden çıkaracak. Çünkü suçlu siz değilsiniz. Çok yoğun koşturan anneler olarak biz de çok isteriz her anımızı çocuğumuzla geçirmeyi, ona saf, temiz enerjimiz verebilmeyi. Fakat gün içerisinde bizi ve enerjimizi o kadar çok kirletiyorlar ki minik yavrularımıza hiç bir şey kalmıyor. Kendinizi suçlamayın. Sizin üzerinize minik bir yavrunuz olduğunu görmezden gelip aşırı sorumluluk yükleyen ve size yardımcı olmayan çevrenizle konuşun, çözüm yolu arayın. Eşiniz ise eşinizi, anneniz ise annenizi,  kardeşinizi,  patronunuzu uyarın, “Ben çok yoruluyorum ve çocuğumuz bundan etkileniyor” diyin. “Benim bir bebeğim var ve ben onu ruh sağlığı yerinde bir birey olarak yetiştirmek zorundayım. Bu sadece benim ya da çocuğumun iyiliği için değil senin ve toplumun iyiliği için de böyle olmalı. Çünkü benim yetiştirdiğim çocuk yarın senin doktorun da olabilir, katilin de. dünyaya gelen her birey anne ilgisini, sevgisini hak ediyor ancak bu şekilde sevgi dolu, barış yanlısı çocuklar yetişebilir”, bunu unutanlara hatırlatın.

Anne ilk iki yıl çalışmamalı

Ve şu tezimi tekrar savunuyorum, eğer şartlar el verişleyse anne ilk iki yıl çalışmamalı, enerjisi bebeği için kalmalı, saf, kirletilmemiş bir şekilde. Eğer mümkünse günde iki üç saat tabi çalışabilir ama sadece iki üç saat, sabahtan akşama değil. Küçük bize ihtiyacı olan bedenler-ruhlar en çok ihtiyacı olan varlığı en az görüyor, yatmadan önce günde iki saat. Ona yabancı olan insanları ise yani bakıcılarını en fazla görüyorlar. Çok büyük haksızlık değil mi?

Tabi ki biliyorum, Türkiye şartlarında yukarıda bahsettiğim çalışma şartları ya da çalışmamazlık hali imkânsız ama keşke olabilse de evlatlarımızla birbirimize hasret kalmasak. Bize en ihtiyaçları olduğu dönemde yabancıların eline bırakmak zorunda kalmasak.

Bir yıl oldu halâ alışamadım çocuğumu bırakıp çıkmaya. 13 aydır yüreğimde sürekli bir sızı yaşıyorum. Fakat şunu biliyorum ki ben çocuğum için elimden geleni yapıyorum ve o sağlıklı bir birey olacak. Kendimi suçlamam için hiçbir neden yok. Söyleyeceğim şu ki sizi fazladan yoran kişileri ya da yardımcı olmayan kişileri uyarın.

Çalışan-yeni doğum yapan anneler yasal haklarınızı kesinlikle öğrenin ve peşine düşün.

En son olarak şunu da söylemek istiyorum, son zamanlarda henüz anne olmamış kadınların, annelere ve çocuklara zalimliğe varacak derecede anlayışsız davrandığını gözlemliyorum. Ve kendilerine “neden” diye soruyorum. Tabi ki bir çocuk doğurduk diye kendimizi tanrıça zannetmiyoruz, zannedenler de hem kendileri hem de çocukları için büyük bir hata yapmış olurlar. Fakat anneler ve çocuklar olarak azıcık saygı ve anlayışı da hak ediyoruz diye düşünüyorum. En azıdan mağazalarda hem cinslerim asansörlere bırakın da biz binelim.

Gelelim 13 aylık bebek gelişimine;

Halâ yürümemiş olabilir panik yok ama kesinlikle artık sıralıyordur.

Heceler artmıştır, kelimeler varsa kelimeler de artmıştır. Fakat halâ hiç kelimesi de olmayabilir sadece heceler var olabilir yine panik yok.

Anneden ayrılma kaybetme kaygısı tepeye ulaşabilir. Sabırlar diliyorum

Keşfetme isteği iyice artmıştır ona eşlik ederseniz çok zevkli olabilir.

İstediğini işaret parmağı ile gösterebilir.

Müzik duyduğunda dans eder, çok eğlencelidirler.

Basit sesleri taklit etme başlayabilirler

Son olarak siz annelere önerim, çok konuşun ve çok yazın, içinizi boşaltın, bunlar en iyi terapi yöntemidir.

Sevgiyle kalın.