Oyunculuk, dışarıdan bakıldığında belki de birçok kişinin hayalini kurduğu, çok eğlenceli bir meslek. Tabi ki eğlenceli yanları var ancak perde arkasına bakarsak yoğun provalar, gece geç vakitlere kadar çalışmak durumunda kalmak, turneler sebebiyle belki günlerce evinden uzak kalmak … Hele bir de anneyseniz işler biraz daha zorlaşabiliyor.
Bizlere her hafta kahkahalar attıran, ruhumuzu doyuran Güldür Güldür Show’un Burcu’su olarak tanıdığımız başarılı oyuncu Aylin Kontente Kul bu noktada en güzel örnek. Kendisi ile bu yoğunluğunu nasıl yönettiği, meslek hayatının beslenmesine olan etkisi, oğlu Arel’in aktiviteleri ve beslenmesi hakkında sohbet ettik.
Bir gününüz nasıl geçiyor?
Oğlum okula gittiğinden onu hazırlamak için saat 07:00’ de kalkıyoruz. Kahvaltısını yapıyor. Sonrasında eğer bir gün önce set geç bittiyse mutlaka iki saat daha uyuyorum. Yaz dönemi set yokken düzene giren saatler, yoğun iş temposu ile birlikte haliyle yeniden bozuluyor.
Eğer işe gitmeyeceğim bir gün ise kendime özel zaman ayırmaya çalışıyorum. Şu aralar resim kursunda vakit geçiriyorum. Yaz aylarında da yüzmeye ve yürüyüşlere vakit ayırıyor aktif olmaya çalışıyorum. Tam bir yaz insanıyım sanırım.
Ev ve yoğun çalışma hayatı arasında aileniz ve kendiniz için nelere özen gösteriyorsunuz?
Oğlumla bol bol vakit geçirmeye özen gösteriyorum. Oğlum ile geçirmediğim zamanlarda ise sinema, tiyatro, resim kursu, seyahat veya arkadaşlarımla görüşme şeklinde programlarım oluyor. Bunların haricinde oğlumla birlikte sağlıklı beslenmeye, açık havada aktif vakit geçirmeye de zaman ayırıyorum. Ne de olsa her şeyin başı sağlık.
Şehir ve iş yaşamı beslenmenizi nasıl etkiliyor? Her zaman ev yemeği yemeye vakit oluyor mu?
Olmuyor tabi ki. Set saatlerinde öyle istikrarlı bir beslenme mümkün değil. Hepimizin içinde olduğu çok hızlı bir tempo var. Koşturmaca şeklinde yemek yediğim çok oluyor. Bu sebeple evde ve müsait olduğum zamanlarda bu durumu telafi etmeye özen gösteriyorum.
Çocuğunuz ile neler yapıyorsunuz? Onun gelişiminde en çok önem verdiğiniz noktalar neler?
Birlikte çok şey yapıyoruz. Haftanın 3 günü set varsa 4 gününü ona ayırıyorum. Şimdi okulu tam gün olduğu için bu sene itibariyle bir kısım özel zamanım oldu. Beraber oyun oynuyoruz yemek yapıyoruz, kültürel ya da eğlenceli gezilerimiz oluyor, atölyelere tiyatrolara gidiyoruz. En önem verdiğim nokta, sınırları belli bir özgürlük alanı içinde özgüvenli, duygularını tanıyan ve kontrol edebilen bir çocuk olarak yetişmesini sağlamak. Sosyalleşmesine de çok zaman ayırıyorum. Çocuktan sonra bambaşka bir arkadaş grubum oldu. Oğlumun arkadaşlarının anneleri.
Çocuğunuzun ve sizin beslenme alışkanlıklarınız nasıl?
Oğlum için olmasa olmazlar ev yoğurdu, tam tahıllar, yumurta, tohumlar ve meyve. Ayrıca kararında tatlı ve hamur işi. Tatlı ve hamur işi için yasaklama yapmadım. Belirli bir otokontrol edinmesi için yönlendiriyorum. “Anne fazla yemeyeceğim” diyor. Şekere karşı direnmek oldukça zor elimden geleni yapıyorum. Evde şekersiz dondurma, kek, kurabiye yapıyorum, tam tahıllar bulunduruyorum. Oğlumla birlikte alternatif yemekler deniyoruz. Ailece sağlıklı beslenmeye ve aktiviteye önem veriyoruz. Ben sağlıklı beslenmeyi çok iyi bilirim, damak tadına da çok önem veririm. Kış donemi mutlaka doktor yönlendirmesi ile takviye arı ürünleri ve bal veriyorum. Üç yaş itibariyle başladım.
Medya ve sosyal medyadaki beslenme konusundaki bilgi kirliliğinden etkilendiğiniz oluyor mu?
Tabi ki, şu an ne doğru kesin bir bilgi yok. Akdeniz tarzı beslenme mi? Raw mı? Vegan mı? vb. Sektör bu konuda çok güçlü bir şekilde bölünmüş durumda herkes kendi pazarını öyle inanarak savunuyor ki. Çocuk olduktan sonra çok çaresiz ve kızgın hissettiğim oldu. İnsan insana neler yapabiliyor. What the health, Food inc, Cowspiracy belgesellerini izledikten sonra dertlenip sabaha kadar uyumadığım oldu. Küçücük bir bedene ne yedireceğiz? Her gün yeni bir söylemin ve ürünün çıktığı bir pazar. Kendimce bulduğum çözüm, güvendiğim, organik alırken muhakkak organik sertifikalı, denetimi yapılan firmalardan her şeyi kararında kullanmaya çalışmak.
Sizi sevenlere bir mesajınız var mı?
Sevenlerim beni çok güzel seviyor ve kendimi çok iyi hissettiriyorlar. Minnettarım, şükür diyorum. Sosyal medyadan ya da karşılaştığımız zaman “Sanki akrabamızsın” diyorlar. Beni evin içinden biri olarak görmelerine bayılıyorum. Onlara kucak dolusu sevgilerimi yollamak istiyorum.