Ergenlik döneminde gençlerde oluşan değişikliklere ailelerin verdikleri tepkiler genellikle farklıdır. Ergenler bu dönemde kendilerini daha özgür, daha araştırıcı hissederken, aileler ise onların kendilerinden uzaklaştığı endişesi taşır. Çocukluktan ergenlik dönemine geçişi bazen kolay ve sorunsuz olur ancak aileler için bu dönem karmaşık bir dönemdir. Ailelerin çocukta oluşan değişikliklere uyum sağlamaları ve tutumlarını buna göre değiştirmeleri gerekmektedir. Ergenlik döneminde gençlerin ebeveynleri ve aileleri ile ilişkileri değişir, ancak gençlerin çocukken olduğu gibi bu dönemde de ebeveyn ve aile desteğine ihtiyaçları vardır.
Ergenlik döneminde çocuklar kendi başlarına neler yapabileceklerini görmek isterler. Ama hiçbir ergen sonsuz bir özgürlük beklemez. Her çocuk gibi onların da seven, koruyucu ilgi gösteren sıcak bir aileye ihtiyaçları vardır. Aile ile ergen arasındaki bu süreci etkileyen en önemli faktör ailenin çocukluktan itibaren geliştirdiği ve uyguladığı tutumdur. Burada ideal anne babalık yoktur, aile dinamik bir sistemdir ve her aile kendi yapısına, kişilik özelliklerine uygun bir sistem oluşturur.
Ergenlerin disipline ihtiyaçları vardır
Ergenlerin disipline ihtiyaçları vardır ama aynı zamanda bağımsızlığı öğrenmeye, yaratıcılığa da ihtiyaçları vardır. Baskıcı aileler ya da daha ileri şekliyle zorba davranışta bulunan aileler ise ergen çocuklarının hiç tartışmadan tüm söylediklerini dinlemesini ister. Bu tür baskıcı aile tutumuyla yetişen çocuklar kendilerini güvensiz hissederler. Bu duygu onların başkalarıyla ilişkilerinin kırılgan olmasına, kullanılmaya müsait olmalarına ya da saldırgan olmalarına yol açar. Bu durum ergenlik döneminde daha da belirginleşir ve baskıya başkaldırı gösterebilirler. Bununla beraber sosyal alanlarda sorunlar başlayabilir.
Aşırı koruyucu aile tutumu çocuğa zarar verebilir
Ergenin davranışlarını etkileyen diğer bir aile durumu ise aşırı koruyucu, gevşek disiplinli aile tutumudur. Bu tür ailelerde çocuk doğduğu andan itibaren ailenin merkezinde anne, baba, evde yaşayan diğer büyükler, hatta çevredekiler hep çocuğun ne istediğine göre kendilerini ayarlar. Bütün isteklerini yerine getirilir. Bu tür tutumlarla büyüyen çocuklar yaşlarından daha küçük davranırlar. Ayrıca her istekleri yerine getirildiği için de doyumsuz ve sınırsız olurlar. Ergenlik dönemine geldiklerinde istekleri daha da artar. Buna karşılık dışarıda arkadaş bulmak, yaşıtlarıyla ilişki kurmakta zorlanır ve başarısız, kendi başına yaşayamayan ergenler ve yetişkinler haline gelirler.
Ergenlik döneminde şiddete eğilim gösteren, suç ağı ya da madde kullanımı gibi kabul edilmeyecek şeylere bulaşan ergenlerin ailelerinde daha çok “ilgisiz” aile tutumu gözlemlenir. Bu aileler genellikle çocuk sorun çıkartmadığı sürece pek müdahale etmezler. Çocuğun ne başarılarıyla ne de başarısızlıkları ile ilgilenirler ama sorun çıktığı zaman bir müdahalede bulunurlar. Sonra yine sorunun kaynağı ile ilişkili hiç bir ilerleme göstermezler.
Çocukluk döneminde olduğu gibi ergenlik döneminde de bireyin disipline ihtiyacı vardır. Demokratik aile tutumunu benimseyen ve bunu yapabilen aileler ergenin bir taraftan disipline davranmasını sağlar, uygun kurallar koyar, basit hataları görmezden gelir ama önemli hatalar da ergenle konuşur ve gerekirse ergenin yaptığının getirileriyle yüzleşmesini sağlarlar. Bir taraftan dinleyen, onun sorunlarını anlamaya çalışan ama diğer taraftan ergenle ilgili sorunlara çözüm de arayan gencin üzerinde çok baskı kurmayıp sınırlarını, onun yaşına uygun bir şekilde düzenleyen, gerektiği zamanlarda da bu sınırları geçtiğinde ona bedel ödeten aile ile tipi ergenlik çağındaki genç ile daha iyi ilişki kuracak ve ergenlik dönemini çok daha kolay geçirecektir.
Mutlaka aile ile ergen arasındaki ilişkiyi etkileyen tek şey ailenin tutumu değildir. Ergenin kendi mizaç özellikleri, büyüme şekli, kendine ilişkin patolojiler de bu ilişkide etkilidir. Aile ile ergen arasındaki ilişkiyi etkileyen en önemli faktörlerden bir tanesi aslında ebeveynler arasındaki ilişki aile içindeki genel yapıdır. Birbiriyle anlaşamayan sevgisiz, sürekli tartışan bir anne babayla büyüyen çocuklar genelde dışarıya karşı da aynı tutumu gösterecek, başkalarıyla olan ilişkilerinde pek de başarılı olamayacaktır.
Ergenlik döneminde oluşan değişiklikler hem aile hem de ergen için zorluk taşıyabilir. Eğer bu dönemde aile ergenin artık büyüdüğünü, farklı istekleri olabileceğini, başka şeylerden zevk alabileceğini kabullenir, onun sağlıklı büyümesi için bütün tedbirleri alır ve bunu kendileri de kabullenebilir ise ergen ile aile arasındaki ilişki hem sağlıklı hem de keyifli olacaktır.
Ailenin kuralları, sınırları ve davranış standartları belirlediğinde ve tutarlı, öngörülebilir, güven verici davranıldığında çocuğa aidiyet duygusu verilmiş olur. Bu da aile içi iletişim açısından önemlidir.