Obezite, kötü beslenme, bozulmuş egzersiz alışkanlıklarına bağlı olarak bir çok kişi için artık çocukluk çağında başlamakta. Çocukluklarda obezite, son otuz yılda neredeyse iki katına çıkmıştır. Gelişmiş ülkelerde, okul çağındaki her beş çocuktan biri obez. Çocuklarımızın, bizim çocukluğumuzdan daha iyi şartlarda beslendiğini düşünüyoruz ama sanırım büyük bir yanılgı içerisindeyiz. Günümüzde hem biz hem de çocuklarımız, yediklerimiz ve yeme alışkanlıklarımız açısından geçmişten çok daha farklıyız. Üstelik yeni teknolojik oyuncaklarımız ve değişen şehir yaşamı gün içerisinde yeterince hareket etmemizin önünde görünmez dev bir duvar gibi.
Çocuğum obez mi yoksa kilolu mu?
Bu tanımlar için vücut kitle indeksi (VKİ) kavramının kullanıldığını artık hepiniz çok iyi bilmektesiniz. Ancak, çocuk ve ergenlerde bu noktada küçük bir fark söz konusu. Biz çocuklara dair kilo, boy, kan basıncı vb. gibi değişkenleri belirli rakamların altı ya da üstü olarak sınıflamak yerine, toplumdaki dağılım yüzdelikleri şeklinde oluşturulan yüzdelik eğrileri ile izlemeyi tercih ederiz. Bu sebeple VKİ yerine iki yaş ile 20 yaş arasında “VKİ yüzdelikleri” tablolarının kullanılması daha uygundur. Bu tablolara göre VKİ 85. yüzdelik dilimden büyük ama 95. Yüzdelik dilimden küçük olanlar aşırı kilolu, 95. yüzdelik dilimin üzerindekiler ise obez olarak tanımlanır.
Çocuklarda obezite nelere yol açar?
Çocukluk çağı obezitesi erken yaşlardaki etkilerinin yanı sıra uzun vadeli olumsuz etkilere de sahiptir. Obez çocuklar, astım, uyku apnesi (uykuda solunumun durması), kemik ve eklem sorunları, tip 2 diyabet ve kalp hastalıkları için yüksek risk faktörlerine sahiptir.
Obez çocukların, karşılaştıkları yegâne sorunlar sağlıkla ilgili değildir. Bu çocuklar diğer çocuklar tarafından acımasızca eleştirilir, alay konusu olur ve dışlanırlar. Bu da onların içine kapanmasına ve öz güvenlerinin eksilmesine yol açar. Yapılan bazı çalışmalarda obez çocukların okul devamsızlıklarının diğer çocuklara göre daha fazla olduğu görülmüştür. Devamsızlık nedenleri arasında sağlık sorunlarının yanı sıra, kilo nedeniyle okulda diğer çocukların gösterdikleri olumsuz tepkilerden kaçma arzusu da yer almaktadır.
Uzun vadede obez çocuklar, erişkin yaşa geldiklerinde de obez olmaya yatkındırlar. Bunun sonucunda erişkin yaşta da kalp hastalıkları, tip 2 diyabet , metabolik sendrom ve bir çok kanser gelişme riskiyle karşılaşırlar.
Çocuğum obez değil kilolu aynı riskler geçerli mi?
Sağlıklı bir beden için tanımlanmış sınırların dışında olduğumuz her durumda, bir takım sağlık sorunları için az ya da çok risk altındayız demektir. Kilosu yaşına ve boyuna göre belirlenen değerlerin üstünde olan çocuğunuzun henüz obez tanımı sınırlarına ulaşmamış olması, onun sağlıklı ve risklerden uzak olduğu anlamına gelmez. Aşırı kilolu çocuk ve ergenler de aynı obez çocuklar gibi daha fazla risk altındadırlar.
Korunmak için neler yapılabilir?
Öncelikle yapılması gereken aile hekiminizle çocuğunuzun kilosunun normal sınırlar içerisinde olup olmadığını görüşmenizdir. Onun önerileri dahilinde hareket etmek en doğrusu olacaktır.
Hekime danışmadan çocuğunuza diyet yaptırmayınız. Gelişme çağında hekim kontrolü dışındaki beslenme düzenlemeleri ciddi olumsuz sağlık sorunlarına yol açar.
Alınacak tedbirlerin başında iki önemli konu öne çıkmaktadır : Ailenin düzenli ve bilinçli beslenme alışkanlığı kazanması ve düzenli fizik aktivite.
Çocuğun beslenme alışkanlığı ailenin beslenme alışkanlığı ile doğrudan ilişkilidir. Aile içerisinde düzenli ve sağlıklı beslenme davranışı yeterince gelişmemişse çocukta da düzenli bir beslenme alışkanlığı beklenemez. Bu nedenle öncelikle aile bireylerinin hep birlikte düzenli ve tek yönlü beslenmeden uzak bilinçli bir beslenme alışkanlığını edinmesi çocuk için oldukça önemlidir.
Yetersiz günlük fiziksel aktivite günümüzde tüm dünyanın sorunu olarak kaşımızdadır. Dünya Sağlık Örgütü beyanına göre dünyada her yıl 3,2 milyon insan hareketsizlik nedeniyle ölüyor. Gelişen teknoloji ve yaşam koşulları gittikçe bizi daha az hareket etmeye zorluyor. Oysa hareket beden ve zihin sağlığımız için en az sağlıklı beslenme kadar gerekli. Siz de ülkemizde yürütülen “Sağlık İçin Harekete Geç” kampanyaları dahilinde, tüm aile bireyleri olarak birlikte yapacağınız etkinliklerle, çocuğunuzun boş zamanlarını bilgisayar ya da akıllı telefon ile geçirmesinin önüne geçebilirsiniz. Burada önemli olan tüm aile bireylerinin birlikte hareket etmesi ve buna “ailenin ortak zamanı” olarak zaman ayırmalarıdır. Aksi halde çocuğun tek başına fiziksel aktiviteye yönlendirilmesi sürdürülebilir bir davranış olamaz.
Ailenin yanı sıra okulların da sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite açısından rolü çok önemlidir. Okullarda, sağlıklı beslenmeyi destekleyen koşullar ve yeterli fizik aktivite için alanlar sağlanmalıdır. Ayrıca, öğrencilerin bu konudaki farkındalıklarının pekiştirilmesine yönelik etkinlikler de yapılmalıdır. Bu konu 2013 yılında yayınlanan “Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı” 2017 hedefleri arasında da yer almaktadır.
Çocuklarımızın gelecekte daha sağlıklı olmaları için onların yaşamlarını şimdiden düzenlemeliyiz. Hareket için geç kalmadınız…