Ana SayfaPsikolojiÇocuk PsikolojisiEbeveynlerin okul dönemi yapması gereken 4 davranış

Ebeveynlerin okul dönemi yapması gereken 4 davranış

-

Anne ve baba olarak çocuk büyütme şekillerimiz ne kadar aileye, kültüre göre değişse de bazı davranışlar genel olarak görülebiliyor. Bunlar arasında ebeveynlerin okul dönemi yapması gereken 4 davranış ise şöyle…

1-Uyku zamanına önem verin!

Uyku çocukların gerek fiziksel gerek zihinsel gelişimi için çok önemlidir. Ne yazık ki aileler bu konuda pek disiplinli değil. Çocukların yetişkinler ile birlikte geç saatlere dek oturma, oyun oynama istekleri özellikle tatil günleri gibi dönemlerde kabul görüyor. Bu durum okul dönemine de de yansıyarak çocukların uyku düzeninin bozulmasına yol açıyor. Uyku saati çocuğun  yaşına ve okul saatine uygun ayarlanmalıdır. 15 yaşında bir çocuğun sabah 7:00 de uyanabilmesi için akşam en geç 10:30’da uyumuş olması gerekir. 10 yaşında bir çocuk için ise saat akşam 08:30’de yatmış olması gereklidir. Ailelerin çocukların “uykum yok , biraz daha” gibi sözlerine karşılık çocuğa yatağa gitmesi gerektiğini söylemesi ve bu davranıştan geri adım atmaması gerekir. Aksi halde uyku zamanı bir sorun haline gelebilir. Okul dönemi düzenli uyku için neler yapılabileceğine buradan erişebilirsiniz.

2-Çocukların ev ödevlerini yapmaktan vazgeçin!

Çocuklara ev ödevi yaparken yardımcı olmak, yol göstermek farklı onların yerine ödevlerini yapmak farklı. Çocuğunuz bir ödevde zorlanıyor ise onunla ödevi hakkında konuşmak, neler yapabileceği konusunda fikir alışverişinde bulunmak, onu araştırmaya yönlendirmek, bunu nasıl yapabileceği konusunda ip uçları vermek uygundur. Ancak ödevi siz yaparsanız çocuğunuzu pek çok bilgiden mahrum bırakmış olursunuz. Çocuk bu ödev yaparken hem konuyu daha iyi anlayacak, hem öğrendiklerini pekiştirecek hem de eleştirel düşünme , araştırma alışkanlığı edinecektir. Oysa onun yerine siz ödevleri yaparsanız tüm bunları siz tecrübe etmiş olursunuz. Yapılması gereken ödeve başlamadan ödev hakkında konuşmak, belki biraz onda yeni bir fikir veya yol bulmasını sağlayacak fikirler sunmak ödev bittikten sonra da ödevi birlikte gözden geçirmek olmalıdır. Çocuğunuzun yaptığı iş hakkında düşünmesini sağlayacak sorular sormanız onun bu konuda düşünmesini sağlayabilir.  Ödevin çocuğunuzun kapasitesinin ötesinde olduğu durumlarda, onun için ödevi yapmak yerine, çocuğunuzun beceri seviyesi arasında böyle bir uyumsuzluğun varlığını belirleyerek durumu öğretmenle tartışın.

3-Yapabileceği işlerini onun yerine yapmayın!

İsteğimizin gerçekleşmesi için yapılması gereken işler, çoğu  kez beklenmesi gereken bir zaman vardır. İstekleri erteleyebilmek aslında bir anlamda büyümenin belirtisidir. Çünkü çocuklar, özellikle 0-6 yaş grubunu erişkinden ayıran en önemli özelliklerden biri, isteklerini erteleyememeleridir.  Büyüdükçe ertelemeyi, beklemeyi ve sabretmeyi öğrenirler. İstediklerinin olması için onlarında  bazı şeyleri yapmaları gerektiğini öğrenirler. Eğer çocuk bunu yaşına uygun olarak öğrenememiş ise “Hemen biri benim için yapsın, beklemeyeyim ve emek sarf etmeyeyim, zahmet çekmeyeyim.” aşamasında kalabilir. Bu istek gerçekleşmediğinde hayal kırıklığı ve öfke gelir. Hayal kırıklığı çocuğa kalırken, öfke diğerlerine yönelir. Bu sebeple çocuklar büyürken yaşlarına uygun sorumluluklarını öğretmek, kendilerinin yapması gereken “ders çalışma, çantasını hazırlama, sırasını bekleme, suyunu kalkıp kendisinin alması vb” konularda onları tutarlı bir tavır ile yönlendirmek gerekir.

4- Asla fiziksel ya da psikolojik şiddet uygulamayın!

Çocukların yapmasını istediğimiz davranışları yaptırmanın yolu asla ve asla şiddet değildir. Kararlı bir şekilde doğruyu öğretemediğimiz çocuğu durduramadığımızda yetersiz kaldığımızı hissettiğimizde, beceriksizliğimize büyük bir hata daha katar ve şiddete başvururuz. Çocuğa attığımız tokat, gücümüzün değil, güçsüzlüğümüzün en son noktasıdır. Çünkü çocuk yanlışın ne olduğunu anlamadığı için aynı şeyi tekrarlayacak, öfkelenecek, şiddeti bir iletişim şekli olarak öğrenecek, kullanacak ama bizim istediğimiz davranış değişikliği olmayacaktır. Yapamadığımız için, yetersizliğimiz için öfkelenir, sonra pişman oluruz. Hatta dövdükten sonra, çocuğa fazladan bir şeyler vermeye, böylece kendimizi affettirmeye çalışırız. Ama dayağın yanlışını, dayağın getirdiği çözümsüzlüğü gideremeyiz. Oysa biliriz, şimdiye kadar dayak hiçbir şeye çözüm olmamıştır. Üstelik şiddet öğrenmesin diye uğraştığımız, oyuncaklarını denetlediğimiz, izlediklerinden yakındığımız, kaç yaşında olursa olsun bir başkası ona vurduğunda içimizin yandığı, çocuğumuza şiddet uygulayarak, şiddeti öğretenin kendimiz olduğunu kabullenmek zor gelir. Dayak bir eğitim ve ceza sistemi değildir. Ayrıca unutulmaması gerekir ki, çocuklarımız bizim aynamızdır. Ne verirsek onu yansıtırlar ve onlara kaldırdığımız her el, aslında kendimize attığımız bir tokattır.