Anne adaylarının bu özel döneminde ruh hâlinin dahi bebeği etkilediği vurgulanıyor. Bir de bebeğinizin sizden beslendiğini düşünürsek ne kadar sağlıklı beslenme, o kadar sağlıklı çocuklar demektir. Hamilelikte beslenme muhakkak sağlıklı olmalıdır. Hamilelik öncesi ve hamilelikte beslenme ip uçları sağlıklı beslenmeniz için sizlere bu süreçte yardımcı olacaktır.
Kadınlara armağan olarak sunulduğunu düşündüğüm annelik görevinin ilk seviyesindeyiz ve şimdiden hayatınızda yapacağınız değişiklikler dünyaya getireceğiniz bebeğinizin yaşlılık dönemine kadar hayatının olumlu geçmesini sağlayacaktır.
Öncelikle şunu vurgulayalım beslenme, sadece karnımızı doyurmak değildir, hamilelik dönemine göre uygun enerji ve uygun besin öğesi dağılımıyla bilinçli bir eylem gerçekleştirmeniz gerekiyor.
Hamilelikte beslenme konusunda bilinmesi gerekenler
Enerji:
Anne adayı ve bebekte doku gelişimine bağlı artan metabolik ihtiyacı karşılamak gerekir. Bu yüzden gebeliğin ilk aylarında 150 sonraki aylarında ise 300 kalori ek yapmak anne ve bebek için önemlidir.
Protein:
Savunma sisteminin de bulunan antikorların yapısında bulunan ve hamilelik döneminde yeni oluşan dokular için elzem olan bir besin öğesidir. Hamilelikte özellikle gelişimin çok hızla arttığı son 3 aylık dönemde ihtiyaç daha da artmaktadır. Hayvansal kaynaklı olarak kırmızı et, tavuk, balık, yumurta, süt-yoğurt, peynir, bitkisel protein olarak kuru baklagiller ve badem gibi yemişlerden protein karşılanabilir.
Omega-3 yağ asitleri:
Hamilelik döneminde mutlaka alınmalıdır. Bebeklerin sinir sistemi ve zeka gelişiminde olumlu etkileri olduğu artık kanıtlanmıştır. Hamilelik döneminde haftada en az 2 kez balık tüketimi gereklidir. Omega-3 açısından en zengin balık somon balığı diyebiliriz, ama mevsim balıkları da olabilir tabii ki, fakat konserve balıkları tercih etmemekte fayda var. Balıkla arası iyi olmayan kişiler için ceviz ve semizotu tüketimini önerebilirim.
Sıvı ve su:
Hamilelik döneminin olmazsa olmazlarındandır. Hamilelikte kan hacmi artar ve yeni doku oluşumuna bağlı su kullanımına daha çok ihtiyaç vardır. Bu yüzden anne adaylarının en az 2-2.5 L su tüketmeleri çok önemlidir.
Kalsiyum:
Bebekte kemik mineralizasyonu anneden bebeğe yeterli miktarlarda kalsiyum ve fosfor geçişi ile sağlanır. Kalsiyum birikiminin % 70’i son 3 ayda gerçekleşir, bu yüzden özellikle son 3 ayda kalsiyum alımı daha da önem kazanmaktadır. Günlük gereksinime ek olarak 500 mg kalsiyum alımı uygundur. Kalsiyum için süt ve süt ürünleri, yumurta, badem ve yeşil yapraklı sebzelerin dengeli tüketimi önerilebilir.
Demir:
Kan için önemli bir mineraldir. Hamilelerin mutlaka desteklenmesi gerekir. Gebeliğin son 6 haftasında gereksinim 10 kat artar. İnsan vücudu kırmızı etteki demiri direkt olarak kullanabilir, yeşil yapraklı sebzelerde, kuru baklagil ve bazı yemişlerde de demir bulunur fakat bunu vücut kullanamaz bu yüzden bu tip ürünlerdeki demiri kullanmak için mutlaka C vitamini kullanınız, örneğin limonlu mercimek çorba, kuru fasulye ve yanında limonlu salata gibi.
Magnezyum:
Enzimlerin çalışmasında rol oynar, doku büyümesi ve kas işleyişinde görevlidirler. Eksikliğinde kimi anne adaylarında kas krampları görülebilir. Fındık, kakao ve yeşil yapraklı sebzelerle destekleyebilirsiniz.
Folik asit:
Eksikliğinde, düşük doğum ağırlıklı bebekler, nöral tüp defektleri, annede megaloblastik anemi oluşur. Gebeliğin ilk 3 ayı (12 hafta) süresince 400 mikrogram /gün folik asit desteği sağlanmalıdır. Hatta planlı gebelik ise hamile kalmadan önceki 3 ay yine 400 mikrogram desteklemekte fayda var. Kuru fasulye, mercimek, ceviz, badem, tam buğday, ıspanak, lahana, karnabahar, marul, bezelye de folik asit kaynaklarıdır.
B 12 Vitamini:
Rutin vitamin eklenmesinin gerekli olduğu durumlar; vejetaryenler, çoğul gebeliği olanlar, sigara ve alkol alışkanlığı olanlar ve adolesan gebelerdir. B12 vitamini sadece hayvansal kaynaklı yiyeceklerde bulunmaktadır.
Posa:
Hamilelik döneminde kabızlık önemli problemlerden biridir, lifli gıdalar tüketmek sebze ve meyveler, kuru bakliyatlar ve tam buğday ürünleri bu duruma çare olmaktadır.
Kafein:
Çay, kahve ve bazı asitli içeceklerde bulunur. Aşırı tüketimi sıkıntı yaratabilir. Gündelik olarak hiç içmeyin veya tiryakileri için en fazla 1 fincan içilebilir. Günlük 5 fincan kahveden fazla tüketen kadınlarda; Demir ve çinko emilimini engelleyerek anemi riskini artırdığına, düşük ağırlıklı bebeklerin doğumuna, ölü doğumların olmasına, fetusun kemik yoğunluğu ve kalsiyum içeriği üzerine olumsuz etkilere sahip olduğuna, dair çalışmalar vardır.
Alkol:
Gebeler için güvenli bir alkol seviyesi belirlenememiştir. Tüketilmemesi en güvenilir seçim olarak görülmüştür. Birçok hekim haftada bir ya da iki kez içki kullanımından daha az miktarların bile bebeğe zarar verebileceğini; premature ya da düşük doğum ağırlıklı bebeklerin doğumuna sebep olduğunu belirtmekteler.
Peki ya hamile kalmadan önce?
Hamile kalmaya karar veren bir kadın eğer şişmansa mutlaka ideal kiloya ulaşmalıdır. Hamilelik öncesi fazla ağırlık problemi yaşayan bir kadın hamilelikte de alınacak ağırlıklar göz önünde bulundurulursa her zaman bir risktir. Şişman bir gebeliğin hem anne için hem de bebek için riskleri bulunmaktadır.
Anne için riskleri gestasyonel diyabet (gebelik şekeri) dediğimiz karbonhidrat metabolizmasına bağlı kan şekeri problemleri görülebilir, ayrıca hamilelik öncesi vücuttaki fazla yağ yumurtlama problemlerini beraberinde getireceğinden hamile kalma durumunu zorlaştırabilir.
Diğer bir risk ise tansiyon problemidir. Hamilelikte hem anne hem de bebek için ciddi risk oluşturan yüksek tansiyon problemi yani preeklemsi şişmanlarda daha fazla görülebilmektedir.
Aşırı kilolu hamile kalıp, hamilelik esnasında çok kilo alan gebelerin normal doğum şansları azalmaktadır. Bu durum da gebeliğin doğal seyrini olumsuz yönde etkileyen bir durumdur.