Tüm dünyayı etkileyen koronavirüs nedeniyle sağlığımızı korumak için evlerimize kapandık. Evde kalma zorunluluğu erişkinlerin olduğu gibi çocuklarında anksiyetelerinin, kaygılarının artmasına neden oluyor. Çocuklarda anksiyeteyi arttıran nedenlerin başında kendisine ya da ailesinden birine zarar gelebileceği hatta sevdiklerinin örebileceği korkusu geliyor. Buna, okuldan arkadaşlardan ayrı kalmak sürekli evde kalmak ve evdeki erişkinlerin de kaygıları eklenince çocukların bu ankisiyete ile baş etmeleri çok zor olabiliyor. Koronavirüs döneminde çocuklarda kaygı bozukluğu ile nasıl baş edilir, nelere dikkat edilmeli, çocukların sorularına nasıl cevaplar verilmeli, birlikte bakalım.
Çocuklarda kaygı bozukluğu nasıl anlaşılır?
Çocuklarda kaygı bozukluğu olup olmadığı bazen hemen anlaşılmayabilir. Çünkü çocuklar, özellikle de küçük çocuklar anksiyetelerini dile getirmekte zorlanabilirler. Ancak bazı belirtiler çocukların anksiyete yaşadığını bize anlatabilir. Bunlar;
- Çocuğun uyku düzeninin bozulması
- Sık gereksiz öfke nöbetleri yaşaması
- Hareketlilikteki artış,
- Durup dururken ağlama, üzgün görünme,
- Yeme ile ilgili sorunlar
- Sık sık ebeveynden ayrılmak, anne babayı kaybetmek ile ilgili korkularını dile getiriliyor olması ya da fiziksel bir sorun olmadığı hâlde baş ağrısı karın ağrısı gibi fiziksel belirtilerden şikâyet ediyorsa çocukta bir anksiyete olduğu düşünülebilir.
Her çocuk kaygısını endişesini aynı şekilde dışa vurmaz!
Bazı çocuklar kaygılarını daha fazla hareketli olarak öfke nöbetleri geçirerek kızgınlık göstererek dışa vururken bazıları tam tersini içe kapanabilir üzüntülü görülebilir ya da ağlayabilirler. Bazı çocuklarsa tamamen kaygıyı anksiyeteyi bazı fiziksel belirtilerle ortaya koyarlar sık sık karın ağrısı olması bir fiziksel neden olmamasına rağmen benzer şekilde baş ağrısı gibi bedensel yakınmalar da anksiyetenin dışa vurulmuş şekli olabilir.
Özellikle çok küçük çocuklarda anksiyete Bir önceki gelişim dönemine ait olan davranış yapmaya başlama ile gözlenebilir. Meselâ; tuvalet alışkanlığı edinmiş olmasına rağmen çocuk, tekrar altına kaçırmaya başlayabilir. Parmak emme sorunu olmayan bir çocuk parmak emmeye başlayabilir. Hatta bebeksi konuşma gibi bazı durumlar da küçük çocuklarda anksiyetenin bir belirtisi olabilmektedir
Anksiyetesi olan çocuğa nasıl davranılmalı?
Önemli olan o kaygıyı nasıl yönetebileceğinizi anlayabilmek ve çocuğa o şekilde yaklaşmaktır. Unutulmaması gereken temel kural bilgisizliğin ve belirsizliğin anksiyeteyi arttırdığıdır. Bu nedenle öncelikle her çocuğa gelişim dönemine yaşına uygun olarak bilgi vermek gerekir. Bilgilendirmeyi yaparken ilk önce onları dinlemek ve ne bildiklerini, ne öğrenmek istediklerini anlamak ebeveyne yardımcı olacaktır. Çocukların anksiyetelerini yatıştırmak için onlarla konuşurken yatıştırmak için anlamsız abartılı güvenceler vermemek gerekir. Bu sanılanın aksine, aksiyetesini azaltmaz hatta arttırabilir.
Yine çocuğun kaygısını, anksiyetesini yok saymak küçümsemek “Yok canım önemli bir şey” gibi laflarla geçiştirmeye çalışmak da ters etki yapacaktır. Tüm bunların yerine onu anladığımızı bazı durumlarda bu gibi duyguların yaşanabileceğini ama birlikte olduğunuzu ve bununla birlikte baş edebileceğinizi söylemek çocuk için çok daha rahatlatıcıdır. Onunla kaygıları hakkında konuşmak yardımcı olacaktır. Anksiyeteyi yatıştırmanın yollarından bir tanesi de çocuklara bilgi vermektir.
Çok küçük çocuklara gözle görülmeyen virüsleri mikropları anlatmak zor olabilir. Çünkü henüz okul öncesi dönemde olan çocuklar somut dönemdedirler. Bu dönemde gözle görülüp elle tutulamayan şeylere inanmakla ilgili sıkıntıları olabilir. Bu nedenle onlara bunu anlatırken masallardan, oyuncaklardan yararlanabilirsin Burada dikkat edilmesi gereken çocuklara gözle görülmeyen şeyleri korkutucu olabileceği duygusu vermemektir. Çünkü bu durumda çocuk gözle göremediği çok şey olabileceğini ve ona zarar verebileceğini düşünerek aşırı korku yaşayabilir. Bu konuda dikkatli olunması gerekir.
Çok küçük çocuklar kaygılarını yatıştırmak için bazı soruları defalarca sorabilirler, “Bana bir şey olmaz değil mi, siz ölmeyeceksin değil mi?” gibi sorunlar sorarak güvence isteyebilirler. Onların bu sorularına gerçekleri abartmadan yanıtlar vermek gerekir. Ama “Ben ölmeyeceğim” ya da “Herkes yaşlandığında ölecek” gibi bir cevap doğru olmayacaktır. Bu, küçük çocuklar için kaygı verici olabilir. Çok küçük bir çocuk için siz kaç yaşınızda olursanız olun yaşlı kategorisindesinizdir. Bunun yerine “Şu an için ölmeye niyetim yok, bak birlikteyiz hep birlikte yapılması gerek yapıyoruz. Gel şimdi biz seninle oyun oynayalım.” gibi bir yanıtla çocuğun kaygısını yatıştırmak daha kolay olacaktır.
Obsesif kompulsif bozukluk tanısı almış olan çocuklara nasıl yaklaşılmalı?
Önceden takıntılı olan, obsesif kompulsif bozukluk tanısı almış olan çocuklar da benzer şekilde aynı soruları tekrar tekrar takıntılı bir şekilde sorabilirler. Eğer çocukta takıntılar varsa o zaman bu tekrarlanan sorulara her defasında cevap vermek doğru değildir. Bu durum onun kaygısını yatıştırmayacağı gibi aksine daha da kaygılanmasına neden olabilir. Eğer çocuğunuzda böyle bir sıkıntı varsa. İlk soruları yanıtladıktan onunla konuştuktan sonra sık tekrar eden aynı sorulara “Bunun cevabını seninle daha önce konuşmuştuk” diyerek yetiştirmek ve aynı soruya tekrar tekrar cevap vermemek gerekir.
Çocuklar için önemli şeylerden bir tanesi de okuldan ve arkadaşlardan uzak kalmaktır. Bunun düzenlemek gerekir. Okul programlarını düzenli takip etmelerini sağlamak ve çevrimiçi olanakları kullanarak da arkadaşlarıyla zaman zaman programlar yapmalarına olanak sağlamak doğru olacaktır.