Çocukken yüzmeye başlayan, Ankara Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi öğretmenliği bölümünde okurken Manş Denizi’ni geçmeye karar veren Nesrin Olgun, 22 yaşında bu hedefine ulaşır ve Manş Denizi’ni geçen ilk Türk kadın sporcu olur. Olgun, bununla da yetinmeyip kariyerine 300 madalya ve 50 kupa sığdırır. 1957 doğumlu olan Nesrin Olgun’un sorularımıza verdiği yanıtlar çocuğunu spora yönlendirmek isteyen ailelerin de ilgisini çekebilir.
Yüzmeye başladığınızda ilk andan itibaren profesyonel yüzücü olmayı hayal ettiniz mi? Yeteneğiniz nasıl keşfedildi?
58 yıl öncesinde hayal kurmak yoktu.Yarışlarda madalya kazanmak tek hevesimdi.
Yine yetenekli olduğumu hiç kimse söylemedi. Zaten havuzda 4 kızdık ve hepimiz takıma alındık. Başarılı olmamdaki en önemli özelliğim yetenek değil kararlı olmamdı.
Süreç içerisinde ailenizin sizi desteklediğini düşünüyor musunuz?
Evet ama zaman zaman havuza gitmem hep tehdit unsuru oldu. Bir şeye kızdıklarında “havuz yok” derlerdi ve ben çok üzülürdüm. Allahtan çabuk vazgeçerlerdi.
Aileniz ne yapması ya da ne tip yaklaşımları sizin önünüzü açtı?
Ailem o yıllara göre kültürlüydü. İkiside çalışıyordu. O nedenle beni hedeflerimde kısıtlamadılar. Destek oldular, “Yapar bizim Karakızımız” dediler.
Okul dersler ve yüzmeyi dengede tutabildiniz mi?
Okulda da başarılıydım ve ya takdir ya da teşekkür alırdım. Mesleğimi de kendim seçtim. Bu seçimden hiç pişman olmadım.
Sizce başarı nelere bağlı? İmkanlar, sevmek, çalışmak, şans? Her seviyorum çalışıyorum diyen yapabilir mi yoksa farklı detaylar var mı?
Elbette çok faktör var ama kişi kararlı olursa her zorlukta bir çözüm üretme yoluna gider. Böylece er yada geç başaracağım derse pes etmezse mutlaka başarır.
Sizce aileler çocuklarının bir spor dalına yönelimine nasıl yaklaşmalı? Tutumları ne yönde olmalı?
Bana göre 5-6 yaşlarında cimnastik ile başlamalılar. Bir yıl düzenli antrenman yaptıktan sonra yüzme eğitimi verilmeli. Okulda zaten salon sporlarını öğreniyorlar. Sonrasında da çocuğun istek ve ilgisini sezmek gerekiyor.
